![]() |
Tarım ve Hayvancılık » Anasayfa » İlçemiz » Tarım ve Hayvancılık İZMİT'DE TARIM
KOCAELİ?DE TARIM İLİN GENEL TANIMI : Asya ile Avrupa?yı birleştiren önemli bir yol kavşağında bulunan Kocaeli ilinin yüz ölçümü 341.847 hektardır. İlimiz; 12 ilçeden ( İzmit, Gebze, Gölcük, Kandıra, Karamürsel, Derince, Körfez, Başiskele, Çayırova, Darıca, Dilovası, Kartepe ) ve Büyükşehir olmak üzere 13 belediyeden, 273 mahalle ve 243 köyden oluşmaktadır Kocaeli ilinde araziler az yüksek, vadilerde fazla yarılmış yaylalar ve tepeler halini almıştır. İkinci zamanda oluşmuş eski araziler, kalker kayalar sularla fazla aşınmış dalgalı bir sahayı andırır. Dağlar güneyden kuzeye doğru itilmiş gibidir. Suları genellikle Karadeniz?e akar. İlin güneyinde Samanlı dağları bulunmaktadır. En yüksek tepesi Kartepedir (1606 m), diğer dağlar ve tepeler ise; Dikmen dağı (1387 m), Naldöken dağı (1125 m), Naz dağı (717 m), Çene dağ (646 m) ve Karatepe dağı (530 m) dır. Samanlı dağları ile Karadeniz kıyısı ardındaki alanlar sık ve nemcil ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlar daha çok kayından oluşur. Bazı kesimlerde kayına gürgen, kestane ve meşe de karışır. Samanlı dağlarının yüksek kesimleri iğne yapraklılarla örtülüdür. İzmit körfezi?nin kuzey ve doğusunda Akdeniz iklimine özgü makilere rastlanır.
NÜFUS : Tablo 1 : İlçeler İtibariyle Nüfus
Kaynak : TUİK (31 Aralık 2010)
KOCAELİ EKONOMİSİNİN SEKTÖREL DAĞILIMI
Kaynak : Anonim (2010)
KOCAELİ?DE TARIM VE ARAZİ KULLANIM DURUMU
Ülkemiz ekonomisinin en fazla milli gelire sahip illerinden biri olan Kocaeli vergi ödemesi ve sanayileşme hızında Türkiye?nin en önde gelen illerinden birisidir. İlimiz ekonomisi, sanayi ve hizmet sektörü ağırlıklı olmasına rağmen, tarımsal İlimizde, tarımda aktif aile başına 42 dekar işlenebilir arazi düşmektedir. Üstelik bu araziler çok parçalıdır. Bu olgu il tarımını küçük ve marjinal işletmelere yönlendirdiğini ve tarımda dengesiz bir toprak dağılımının olduğunu göstermektedir. Söz konusu yapı tarımda ekonomik işletmeler kurulmasını zorlaştırmaktadır. Ayrıca uygulanan ekonomik politikalar tarımsal çalışmaları yapılamaz hale getirmiştir. İlimizin arazi varlığı 341.847hektardır. Bunun 125,528 hektarı tarım alanı, 11,859 hektarı çayır-mera, 147,429 hektarı orman ve fundalık alanı, 57,031 hektarı ise tarım dışı arazidir. Var olan 125,528 hektar tarım arazisinin 32.593 hektarı sulanabilecek karakterde olmasına rağmen çeşitli yöntemlerle ancak bunun 12.825 hektarı sulanabilmektedir. 112.703 hektar alanda ise kuru tarım yapılmaktadır. Tablo 3 : Kocaeli İlinin toplam arazi varlığı 341.847 hektar olup arazi kullanım durumu
Kaynak : Anonim (2010) Kullanılan 125.528 hektar tarım arazisinin 110.246 hektarı tarla tarımı (buğday, arpa, yulaf, endüstri ve yem bitkileri ), 12.089 hektarı meyvelik ve bağ, 251 hektarı zeytinlik, 2.892 hektarı sebze, 50 hektarı süs bitkileri alanıdır. Yıldan yıla değişmekle birlikte 8.337 hektar nadas alanı ve 23.068 hektar kullanılmayan tarım arazisi vardır.
Tablo 4 : Kocaeli Tarım Arazileri Kullanım Durumu
Kaynak : Anonim (2010) KOCAELİ İLİ?NDE YETİŞTİRİLEN TARIMSAL ÜRÜNLER Kocaeli ilinde toplam 63048 hektar alanda tahıl ekimi yapılmaktadır. Bunun 31.146 hektarı buğday, 8.690 hektarı arpa, 14.705 hektarı yulaf,8.505 hektar ise dane mısırdır. İl?de ekimi yapılan hububat alanı, üretim miktarı ve ortalama verim tablo 5?te detaylı olarak verilmiştir.
Tablo 5 : Kocaeli İli Hububat ekim alanı ve üretim miktarı ve ortalama verim.
Kaynak : TUİK Baklagiller, Soğanlı ve Yumrulu Bitkiler : İl?de ekimi yapılan yemeklik baklagil, yumrulu ve soğanlı bitkiler ekiliş alanı, üretim miktarı, ortalama verim Tablo 6?da detaylı olarak verilmiştir. Tablo 6 : Kocaeli İli Baklagil ekim alanı, üretim miktarı ve ortalama verim
Kaynak : TUİK
Endüstri Bitkileri : Endüstri bitkileri ekiliş alanı, üretim miktarı ve ortalama verim Tablo 7?de verilmiştir. Tablo 7 : İlin Endüstri Bitkileri ekiliş alanı, üretim miktarı ve ortalama verim
Kaynak : TUİK Yem bitkileri Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde tarım alanlarının % 25-40?ı yem bitkileri üretimine ayrılırken, ülkemizde yem bitkilerinin tarla ziraatı içersindeki payı sadece % 4-5 düzeyindedir(silajlık mısır dahil). Bu olumsuzluğu gidermek üzere Bakanlığın sağladığı desteklerin yanı sıra İl Tarım Müdürlüğünün İl Özel İdaresi destekli dağıtılan fiğ, yonca, korunga ve silajlık mısır tohumları yem bitkisi ekilişlerini artırmıştır. Son üç yılda bu projenin durdurulması yem bitkisi ekiliş alanlarını yeniden düşürmüştür. İlimizde hayvancılığı geliştirmek amacıyla yem bitkileri ekilişi mutlaka artırılmalıdır.
İlde toplam yem bitkileri ekiliş alanı 13.024 hektar olup, dağılımı Tablo 8?de detaylı olarak verilmiştir. Tablo 8 : Kocaeli İli Yem Bitkileri ekim alanı, üretim miktarı ve ortalama verim
Kaynak : TUİK Meyvecilik, Sebzecilik, Seracılık: Kocaeli ilinde tarım alanlarının sanayi ve yerleşim alanlarına açılması nedeniyle meyvecilik yapılan alanların daralmasına bağlı olarak ağaç sayısı da azalmıştır. Özellikle geçmişte; ülke genelinde kabul gören ve tanınan çavuş üzümü bağları ve kiraz alanları bu oluşumdan daha fazla etkilenmiştir. Kocaeli ilinde en fazla üretim alanına sahip meyve fındık bahçeleridir. Sırasıyla
Kocaeli ilinde, 12.340 ha alanda meyve, 2.892 ha alanda sebze, 50 ha alanda ise süs bitkileri üretimi yapılmaktadır. Meyve üretim alanı ve üretim miktarı Tablo 9?da, en çok üretimi yapılan meyve türleri Tablo 10?da, açık alanda en çok üretimi yapılan sebzeler Tablo 11?de açık alanda, örtü altında yetiştirilen sebze miktarları ise Tablo 12?de detaylı olarak verilmiştir. Tablo 9 : Kocaeli ilinde Meyve üretim alanı ve üretim miktarı
Tablo 10 : Kocaeli ilinde en çok üretimi yapılan meyveler tablosu.
Kaynak : TUİK Tablo 12 : Açık Alanda En Çok Üretimi Yapılan Sebzeler
Kaynak : TUİK
Tablo 11 : Kocaeli ilinde açık alan ve örtü altı sebze ekiliş alanı
Kaynak : TUİK Hayvancılık:
tüketmek gelir. Proteinli besin maddeleri ise hayvansal ve bitkisel kaynaktan sağlanır. Büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde amaç birim hayvandan en fazla ürün almak ve maliyetini en aza indirmektir. Maliyeti en aza indirmede en önemli araç meralardır. İlimizde çayır-mera alanları yok denecek kadar az olması, ilin Anadolu- Avrupa ulaşım yolu üzerinde bulunması nedeniyle olası bulaşıcı hayvan hastalıklarından korumak amacı hayvancılığımızın nitelik ve nicelik olarak değişimine yol açmıştır. Bu anlamda ilimiz hayvancılığı mera hayvancılığından kapalı ve yarı açık ahır hayvancılığına dönüşmüş, yerli ırkların sayısı azalırken üstün verimli saf ve melez ırkların sayısı artmıştır. Yarı açık ahırların yaygınlaşmasında İzmit Ziraat Odasının uyguladığı AB destekli yarı açık ahırlarda hayvan yetiştiriciliği eğitimi projesi ile yaptığı yayım çalışmaları etkili olmuştur. Oluşan bilinç ve ekonomik koşullar nedeniyle üreticilerimiz yarı açık ahırlarda kültür ırkı süt ve besi hayvancılığına yönelirken var olan aile işletmeleri yerine ekonomik işletmeler kurmaktadırlar. Ancak, yem bitkileri ekilişlerinin yetersizliği, yem girdilerinin sürekli artmasına rağmen çıktı fiyatlarının bu fiyatlar karşısında yetersiz kalması, meraları azlığı nedenleriyle hayvancılık istenen seviyeye gelememektedir. Ülkemizde kırmızı et üretiminin azalması sonucu ortaya çıkan hayvansal protein açığını kapatmak için kullanılan ürünlerden biriside tavuk etidir. Et ve yumurta tavukçuluğu, ilin en önde gelen hayvancılık kollarından birisidir. İlimiz toplam piliç eti üretim değerlerine bakıldığında 1994 yılında Türkiye genelindeki payı %3,10 iken bu gün ülkemiz tavuk üretiminde % 10?luk paya sahiptir. Tavuk ürünleri üretiminde ilimizin en büyük avantajı, Türkiye?nin en yoğun nüfus yapısına sahip olması ve büyük metropollere yakınlığıdır. Tavukçuluğun gelişmesinde 1990?lı yıllarda uygulanan teşvik programları ve firmaların günümüzde de işletmelerle uygulamasını sürdürdüğü sözleşmeli üretim sistemi etkili olmuştur. İlin kanatlı üretimi yıldan yıla artmış ancak bu sektör olumsuzluklardan kolayca etkilenmiş/etkilenmektedir (kuş gribi gibi). İlimiz ikliminin Karadeniz ve Akdeniz iklimi arasında geçiş bölgesi olması nedeniyle florasının uygunluğu, Trakya gibi ayçiçeği ekiliş alanları ve İstanbul?da bulunan püren alanlarına yakınlığının sağladığı avantajla Kocaeli ilinde gezginci arıcılık yapılmakta ve her geçen yıl arı koloni sayısı artmaktadır. Koyun ve keçi yetiştiriciliği meraların yetersiz olmasına bağlı olarak hızla
gerilemektedir. İldeki koyunların büyük bir bölümü kıvırcık ırkındandır. Az sayıda dağlıç ile meraklıların yetiştirdiği sakız koyunu bulunmaktadır. Kocaeli? de 66.520 adet kültür ırkı ve melezi büyük baş, 43.159 adet küçükbaş hayvan, Kocaeli ili büyük ve küçükbaş hayvan varlığı ile arı varlığı Tablo 13?te, kanatlı varlığı ise Tablo14?te detaylı olarak verilmiştir. Tablo13 : Kocaeli ilinin büyük ve küçükbaş hayvan ile arı varlığı ilçeler düzeyinde detaylı olarak aşağıda verilmiştir. Kaynak : TUİK
Tablo 14: Kocaeli ilinin kanatlı hayvan varlığı.
Kaynak : TUİK
İZMİT ZİRAAT ODASI VE TARIMA BAKIŞI
Çiftçilerin devlet ile ilişki ve işbirliğini sağlayan Ziraat Odalarının en önemli Az bir zaman öncesine kadar; ihtiyacı olan tarım ürünlerini yetiştiren, birçok üründe üretim fazlasını dışarıya satan dünyanın yedi ülkesinden biri olan ülkemiz, günümüzde; kuru fasulye, nohut, mercimek, susam, buğday, canlı hayvan, et ithal eder duruma gelmiştir. Birisi ötekine tercih edilmeden, başa baş gitmesi gerekirken; 1980 yılından itibaren devlet politikası haline gelen, her şeye rağmen sanayi anlayışı, tarımın ihmal edilmesine sebep olmuştur. Sonuçta; Atatürk?ün ?Köylü Milletin Efendisidir? söylemi günümüzde unutulmuş, ülkemizde ihmal edilen ve tutarlı tarım politikalarıyla desteklenmeyen tarım, gelir dağılımında en kötü durumda olan sektör haline gelmiştir. İzmit Ziraat Odası olarak tarım ve hayvancılık sektörünün yaşadığı bu olumsuzluklardan kurtularak kalkınması için devletin ulusal bir tarım politikası belirleyerek üretim planlaması yapması, stratejik ürünlerin ithalatında vergilerin artırılması, tarımsal üretimin korunması, desteklenmesi ve desteklerin zamanında ödenmesi gerektiğini düşünmekteyiz. KOCAELİ?DE TARIMIN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 1.Kocaeli de tarımında aktif aile başına 42 dekar işlenebilir arazi düşmektedir. İşletme başına düşen arazi miktarı az, parça sayısı fazladır. ( 5-20 parça) Ülkemizde olduğu gibi ilimizde de miras yoluyla arazi büyüklüğü bu güne kadar azalmış, ancak parsel sayısı artmıştır. Miras hukukunun düzenlenmemesinden kaynaklanan bu sorun tarım işletmelerinin ?ticari tarım? yapmayıp ?geçimlik tarım? yapmasına neden olmuş/olmaktadır. Bu işletmeler geçimlik tarım yaptıklarından birim alandan elde edilen ürün maliyeti fazla, tarımsal mekanizasyon yetersizdir. Kırsalda yaşayan bir ölçüde toprağa bağlı kalıp genel ekonomiye yeterince katkı yapmamaktadırlar. Sorunun çözümü için; Ülkenin tarım politikası geçici uygulamalardan daha çok bilimsel veriler ışığında biçimlendirilmelidir. Zorlayıcı, buyurucu, katı politikalar yerine katılımcı, rekabet ortamına küresel ölçekte uyum sağlayabilen, istenilen miktar ve kalitede üretim yapabilen, birim alandan nitelik ve nicelik olarak yüksek verim alabilmeyi sağlayan sistem ve politikalar tasarlanmalı/ uygulanmalıdır.
Ekonomik işletmelerin kurulabilmesi için toprak mirasıyla ilgili yasa da tarım arazilerinin optimum büyüklükten aşağı bölünmemesi yönünde yapılacak değişiklik bir an önce hayata geçirilmeli, parçalı araziler toplulaştırılmalı, ekonomik işletmeler kurulmasını özendirici destekler verilmelidir. Tarım dışı amaçla kullanılacak arazilerin alınma sürecinde Toprak Koruma Kurulu üyeleri görüş ve onay verirken, tarım toprakları lehine kamu yararı gözetmelidir. ( 1 cm. toprağın oluşması için geçen yılın uzunluğu, toprağın üretilemeyen meta olduğu, ilimizde tarım yapılamayacak alanların var olduğu vb gerekçelerle ) Kocaeli? de ekolojik dengelerin ve tarımsal bütünlüğün bozulmaması için verimli tarım toprakları, tarımsal sit alanı olarak belirlenmelidir.
Küçük işletmelerde modern teknolojinin uygulanması zor ve masraflı olduğundan Türkiye?de birim alan ve birim hayvandan elde edilen ürün verimleri de düşüktür. Örneğin FAO verilerine göre inek başına Dünya süt verimi ortalaması 2034 kg/yıl iken Türkiye?de bu rakam 1669 kg/yıl, AB ülkelerinde ise 5776 kg/yıl?dır. Diğer tarımsal ürünlerde de durum pek farklı değildir. Tarım ve hayvancılığın sağladığı istihdam ve sürdürülebilir yaşam için gerekliliği yanında, işlenmiş veya ham madde olarak ihraç ürünü olması nedeniyle tarım sektörünün desteklenmesi, teşvik edilmesi ve korunması gerekir. Ayrıca, ülke tarım ve hayvancılığın dünya piyasalarıyla rekabet edebilmesi için devletin; tarım ve hayvancılık sektöründe optimum, rekabet edebilir işletmeler kurulmasını teşvik edecek politikalar geliştirmesi, uygulamaya koyması, oluşan bu ekonomik işletmeleri koruması, desteklemesi ile sürdürülebilirliğini sağlaması gerekir. 3. Ülkemizde çeşitli isimler altında tarım ve hayvancılığa destek verilmektedir.
Ancak bu desteklerin büyüklüğü, toplam bütçe içindeki oranı göz önünde bulundurulduğunda devletin çiftçisine verdiği destek miktar olarak azdır. Fert olarak verilen desteğe baktığımızda ise ABD?de, çiftçi başına verilen destek Türkiye?dekinin 35 katıdır. üretim ve destekleme modelini sil baştan değiştirerek, ürün yerine havza bazında desteklemeyi öngören yeni bir model uygulamaya başlayacaktır.
Havza bazlı üretim modelinde destekleme üretilecek ürünler ilimiz için geleneksel üretim alışkanlığı olan bitkilerden oluşmaktadır. Ancak ülke geneli düşünüldüğünde başka havzalarda çiftçi üretim alışkanlıklarından vazgeçmeyecek, havza sınırları ile il sınırlarının farklı olması nedeniyle, havzalarda farklı destek uygulanması zorluklar yaşatacaktır. Ayrıca desteklerin çiftçinin en çok ihtiyaç duyduğu zamanda değil de yine ertesi yıl verileceği göz önüne alındığında bu anlamda havza bazlı destekleme üreticiye desteklerin ödenmesi zamanıyla ilgili farklı bir şey getirmeyecektir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı üreticilere sağladığı Tarımsal destekler ve prim ödenmelerini Çiftçi Kayıt Sistemini (ÇKS) baz alarak yapmaktadır. Başka bir anlatımla Bakanlık bu ödemeleri Çiftçi Kayıt Sistemine(ÇKS) kayıtlı olan çiftçilere yapılmaktadır. Oysa üreticilerimizin çoğunluğu çeşitli nedenle ÇKS ne kayıt olmamakta, bu nedenle üreticilerimizin çoğunluğu devletin sağladığı prim ve desteklerden yararlanamamaktadır.
alınmaması gibi tarım ve hayvansal üretim yapanların desteklenerek ülkemiz çiftçisinin Dünyadaki diğer rakipleri ile rekabet edebilmesi sağlanmalıdır.
4. Tarımın yapısal sorunları, üreticinin üretimde kullandığı tohum, motorin, gübre vb. girdi fiyatları ve fiyat artış hızları yüksekliği, ürün fiyatları maliyetlere göre daha düşük tutulması/oluşması, çiftçiyi ekonomik olarak geriletmekte, kırsaldaki çalışabilir, aktif, genç nüfusun hızla kente göçüne sebep olmakta, kırsalda kalan nüfus yaşlılardan oluşmaktadır. Yaşanan bu tarımın aleyhine süreç sonucu üretim düşmekte, tarımsal alet ve makine varlığı kullanılamamaktadır. Gerçekte, köyden kente göç yaşanması gereken doğal bir olgudur ve yaşanmalıdır. Ancak, kentlerimizdeki sanayi, hizmet sektörü, kentlerin alt ve üst yapıları bu hızlı göçü karşılayabilecek durumda değildir. Gerçekte Ülkemizde yaşanan bu hızlı göçü hiçbir ülke kentlerinin karşılaması da olanaklı değildir. Oysa, çiftçinin kırsaldaki yaşam ve üretim standardının yükseltilmesine yönelik alınacak tedbirlerle bu hızlı göçün önüne geçilmesi olanaklıdır. 5. Ülkemizde, ilimizde Tarımsal kooperatifçilik gelişmemiştir. Üreticiler ürettikleri ürünü tek başına pazarlamak durumunda kalmakta ve bundan dolayı da piyasayı etkileyebilecek bir güçten mahrum kalabilmektedirler. Oysa tarımı gelişmiş ülkelerde üreticilerin kendi aralarında kurdukları güçlü tarımsal örgütler ve kooperatifler ile; başta tarıma dayalı sanayi olmak üzere devlet ve uluslararası firmalarla dahi pazarlık yapabilmekte, işletmelere ortak olabilmektedir. Üretici ve pazarlama kooperatifinin kurulmasına öncelik verilerek, çalışma alanları ve etkinliği batı standartlarına çıkarılmalı, üretici ile tüketici arasındaki zinciri kısaltarak üreticiye yüksek gelir, tüketiciye hızlı, güvenilir ve ucuz ürün sağlamak amacıyla kooperatif ve birliklerden faydalanmak üzere, hal yasasında gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca bölgemizde üretilen ürünlerin maddi değerlerinin kaybolmaması için bölgesel Üretici Borsası kurulmalıdır. 6. Ülkemiz insanlarının temel ihtiyaç maddelerinden biri olan hayvansal ürünlerin temini, giderek zorlaşmaktadır. Bunun en önemli nedeni; özellikle büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığımızda yaşanan ciddi düşüşlerdir.
Depremin etkisi, uygulanan ekonomik politikalar nedeniyle ilin hayvansal varlığı hemen hemen yarı yarıya düşmüş, (1999 yılı öncesinde İlimiz büyükbaş hayvan varlığı 102 bin iken günümüzde bu rakam yaklaşık 63 bin kadardır) sonuç olarak üretici ekonomik olamayan hayvancılıktan, giderek uzaklaşmıştır. Ülkemizde yaşanan ekonomik krizler, yaşanan dalgalanmalar hayvancılık işletmelerini zor duruma sokmuştur. İl nüfusunun temel gereksinimi yanında kentimize yakın olan İstanbul metropolunun da hayvansal ürün ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlamak üzere hükümetler; ilimiz hayvancılığın geliştirilmesine yönelik politikalar geliştirmeli ve uygulamalıdır. Bu anlamda Kocaeli Hayvancılıkta Kalkınmada Öncelikli Bölge kapsamına alınmalı, Organize hayvancılık bölgeleri oluşturarak, bu bölgenin, Organize Sanayi Bölgelerine (OSB lere) sağlanan teşvik ve muafiyetlerden faydalanması sağlanmalıdır. 7. Kocaeli? de ekonomik olarak sulanabilecek arazi varlığı 32.593 hektardır. Reel olarak sulanan arazi miktarı ise 12.825 ha dır. Gerekli alt yapı yapılamadığı/yapılmadığından sulanabilir olduğu halde yaklaşık 20.000 ha toplamda ise 112.703 hektar alanda kuru tarım yapılmaktadır. İlde sulanan arazi miktarı az olmasına karşın, bu gün ve gelecekte kuraklık en önemli sorunlardan biri olacaktır. Başka bir anlatımla bilimsel veriler kuraklık ülkemizin olduğu gibi Kocaeli tarımsal üretimini etkileyecektir/etkilemektedir. Bu nedenle yaşanacak tarımsal kuraklığa karşı şimdiden tedbirler alınmalı, ilde var olan ve olabilecek tüm olanaklar seferber edilmelidir. İlimiz geçmişte olduğu gibi gelecekte de tarımsal kuraklığı yaşanması olasıdır.
Başka bir anlatımla gelecekte kuraklık en önemli sorunlardan biri olacaktır. Bu nedenle yaşanacak tarımsal kuraklığa karşı şimdiden tedbirler alınmalıdır. Öncelikle sulama amaçlı göletlerin sayısı arttırılmalı, var olup çeşitli gerekçelerle kullanılmayan kanal ve kanaletlerin kullanılabilir hale getirilmesi Ayrıca, Kartepe ilçesine bağlı; Eşme, Maşukiye, Uzuntarla ile Avluburun Köyleri ilin meyve, İzmit?e bağlı Akmeşe havzası ise tarla bitkileri üretiminin büyük bölümünü karşılamaktadır. Sapanca gölünün sulama amaçlı kullanıma açılması ile bu alanlarda yapılacak yeterli su depolarına, gölden su pompalanması ile üreticilerin, meyvecilik ve tarla tarımı yapılan alanlarında sulama yapma olanağı bulacak, meyvecilikte ve tarla tarımında verim artacak, kalite yükselecektir. 8. Kocaeli Tarım İl Müdürlüğü?nde toprak analiz laboratuarı kurulmuştur. Bakanlığın toprak analizi yapanlara dekar başına destek sağlamasına karşın laboratuar yeterince işlevsel değildir. İşlevselliğinin yeterli olmamasının nedenlerinin; öncelikle ilimizde toprak analiz laboratuarının var olduğu, toprak örneği alınması, analizin faydalarının yeterince anlatılmadığı, özetle konu hakkında yeterli eğitimin verilmediği, küçük parçalı arazi sahiplerinden de ücret alındığı, küçük çiftçinin bu toprak örneklerini laboratuara getirmelerinin kendilerine mali açıdan yük getirdiği olgusunun olduğu kanaatindeyiz. 9. Üreticilerimiz tarımsal alanda yapmış oldukları üretimle ilgili olarak beklentilerinin dikkate alınarak yaşam kalitelerinin ve üretimlerinin yükseltmesini istemektedirler. Bu isteklerinde de en önemli faktör İl Özel İdaresinden alacak oldukları pay ve tarım kesimine yapılacak yatırımlardır. Fakat özellikle 2005 yılından itibaren tarım kesiminin almış olduğu pay devamlı olarak düşmektedir. İlimiz özel idare bütçesinin her geçen yıl artmış olmasına
rağmen tarım kesimine ayrılan payın düşürülmesi tarıma yapılan yatırımların azaltılması ilimiz tarımına büyük bir sıkıntı ve sorun yaşatmaktadır. Belki birçok kesimi ilgilendirmeyen, dikkatini çekmeyen Özel İdare bütçesi tarım kesimini çok yakından ilgilendiren bir konudur. Binlerce üreticimiz özel idareden ayrılacak olan payla alacak olduğu yem bitkisi (yonca, fiğ, korunga, silajlık mısır) tohumu, hayvancılık desteği, sera kurulumu, meyve yetiştirmek için fidan desteği beklemektedir. Bu günlerde yapılacak olan Özel İdare bütçe görüşmelerinde özellikle tarım konusu görüşülürken binlerce üreticimizin beklentilerinin de dikkate alınarak İl Özel İdaresi tarafından 2007 yılından itibaren uygulanan stratejik plan doğrultusunda tarımsal yatırımların yapılarak, tarıma ayrılan payın arttırılması gerekmekte/beklenmektedir. 10. Kocaeli Toprak ve arazi bakımından oldukça fakir bir ildir. Bu nedenle Özel İdare, Sosyal Yardımlaşma Vakfı ve Orköy olanakları tarımsal amaçlı üretimin yapılanmasına daha fazla yönlendirilmeli, bu anlamda birim alanda yüksek getirisi olan seracılık, mantarcılık, çiçekçilik vb. tarımsal faaliyetler tercih edilerek yöreye özgü projeler üretilmelidir. Üretilecek projelerin uygu-lamasında ürünün yetiştirme aşamalarından pazarlamasına kadar eğitim çalışmaları düzenlenmeli, üretici desteklenmelidir. Hazırlanacak projelerde kent yaşayanlarının ihtiyaçları yanında yakınında bulunan İstanbul metropolu göz ardı edilmemelidir. 11. Bakanlar Kurulu; Tarım ve Köyişleri Bakanlığının önerisiyle fındık üretiminin planlaması, dikim alanlarının belirlenmesi ve üretimin talepteki gelişmelere göre yönlendirilmesini sağlamak gerekçesiyle fındık yetiştirilecek alanlar sınırlandırdı. Bu sınırlama sonucunda ilimizde sadece Kandıra ilçemizde ruhsatlandırılan alanlarda fındık üretimi yapanlar devlet tarafından desteklenecek, ekosistemi fındık yetiştiriciliğine uygun olan, arazi yapısı nedeniyle alternatif üretim yapma olasılığı olmayan, üstelik ataları da fındık üretimi yapan İzmit fındık üreticisine bu kararla devlet destek vermeyecektir. Gerçekten Bakanlar Kurulu tarafından alınan bu karardan en çok zarar görecek ilçelerin başında da İzmit? li fındık üreticileri gelecektir. Zira ilçemizde %0-5 meyilli alanlar yok denecek kadar azdır. Var olan düz alanlar genellikle sanayi ve yerleşim yeri olarak kullanılmaktadır. Üretici 6.ve 7. sınıf arazilerde işlemeli tarım yapmakta, traktörlerin giremediği fazla meyilli, toprak kalınlığının az olduğu alanlarda ise fındık üretimi yapmaktadır. Kadriye, Mecidiye, Kozluca, Dağköy, Arpalık İhsaniye, Akmeşe?nin bir bölümü, Süleymaniye ve benzeri birçok köylerimizin toprak yapısı ve arazi meyili bu nitelikleri taşımakta olup
fındık yetiştiriciliğini zorunlu kılmaktadır. Ayrıca bu ve benzeri köylerde meyveciliğin yapılmasını engelleyen su kısıt?ı da vardır.(Su yoktur veya yetersizdir) Arazi nitelikleri itibariyle kötü olan bu ve benzeri birçok köyümüzdeki arazide alternatif üretim yapılamayacağı için fındık üreticilerimiz bu kararla daha fazla mağdur olacaktır. Fındıkçılıkla geçimini sağlayan insanlarımızın mağduriyetinin giderilmesi amacıyla, İzmit ilçemizin fındık üretimi yapılabilecek alanlar içerisine alınması sağlanmalıdır. İzmit?in ekosistem olarak fındık üretimi için ideal bir bölge olduğu, üreticinin mağduriyetinin giderilmesi yanında, ilçemizde meyilli alanlarda üretimi yapılan fındığın; toprak erozyon kontrolü de sağladığı da unutulmamalıdır. 12. Kartepe ilçesi sınırlarında yer alan Derbent Bataklık Mevkii olarak Derbent bataklığında 1970 li yıllarda bir drenaj projesi uygulanmış, kurutma kanalı olarak bir kanal açılmış ve su kaynakları bu kanala bağlanmıştır. Fakat yıllar içerisinde bu kurutma kanalının yetersiz kaldığı ve görevini yerine getiremediği, bataklık arazisinin problemin giderilemediği görülmüştür. Derbent Bataklığında ıslah çalışması yapıldığında, yaklaşık 2000 dekar alan, her türlü ürünün yetiştirilebileceği tarım alanına dönüşecektir. Alanda uzun yıllardır tarımsal amaçlı üretim yapılmadığı, kimyasal gübre kullanılmadığından, alanın ıslah edilmesiyle bu alanda Organik Üretim yapma olanağı elde edilecek, sonuçta bu çalışma bölge ve ülke ekonomisine olumlu yönde katkı sağlayacaktır. Bölgede yeniden etüt çalışmaları yapılarak neler yapılabileceğinin tespit edilmesi, alanın bir an önce ıslah edilerek tarımsal üretime açılması gerekmektedir. 13. Kocaeli gibi sanayi ağırlıklı bir yapılanmanın egemen olduğu illerdeki en büyük sorunlardan biri de, sanayi kirliliğinin tarım toprakları ve tarımsal ürünler üzerine yaptıkları olumsuz etkilerdir. Kocaeli özellikle kentle iç içe olmuş metal,
petrokimya ve kimya fabrikaları, makine ve kağıt sanayi tesisleri gibi işletmeler tarafından sürekli kirletilmektedir. Bu tesislerin bacalarından çıkan kirletici gazlar asit yağmurları oluşturmakta ve sınır tanımaksızın tarım topraklarını olumsuz etkilemektedir. Yine aynı tesislerin atık suları, akarsulara verilerek dolaylı da olsa tarımsal ürünlerin nitelik ve niceliğini düşürmektedirler. Ne yazık ki, bu konudaki önlemler yeterli olmamaktadır(Ünal, 1996 ; Karpuzcu ve Bayar, 2005). İlimiz tarımının sürdürülebilirliği bağlamında bu olumsuzlukların acilen giderilmesi için gerekenler yapılmalıdır. İl?deki arıtma tesislerinin tam kapasiteyle çalışması sağlanmalı, etkin bir denetim sürdürülmeli, doğal su kaynakları alıcı ortam olarak kullanılmamalı, aksine hareket edenlere caydırıcı cezalar verilmelidir. 14. Kocaeli?nin Türkiye imalat sanayi içindeki üretim payı yıllar itibarı ile artış göstermektedir. İl merkezinde verimli ovaların büyük bir kısmı sanayi kuruluşlarına ve yerleşim sahalarına kayması nedeniyle verimli topraklar tarım arazisi olmaktan çıkmıştır. Verimli arazilerimiz üzerine kurulan sanayi tesislerinin kaldırılamayacağı düşünüldüğünde yeni yapılacak sanayi kuruluşlarının ve organize sanayi bölgelerinin tarımsal vasfı düşük arazilere kurulması sağlanmalıdır. 15.Tarımsal zararlılara karşı savaşımda mekanik, biyolojik mücadele yöntemleri uygulanmamakta, sürekli kimyasal ilaçlar kullanılmaktadır. Kimyasal mücadele pahalıdır. İlaca direnç kazanan hastalık ve zararlının etkinliğini azaltmak için daha fazla ilaç kullanmak gerekir. Kimyasal ilaçlar toprağı ve suyu kirletir. Ayrıca kullanılan ilaçların, toprağa faydalı canlıları da öldürmesi bir başka sorun olarak göze çarpmaktadır. Her ne kadar Tarım ve Köyişleri Bakanlığının il ve ilçe tarım müdürlükleri aracılığıyla uygulamaya koyduğu ve üreticinin meyve ve sebzede kullanılan ilaçların denetimi ve izlenmesi projesiyle, 12 Şubat 2009 tarihinde yayınlanan; Bitki Koruma Ürünlerinin Reçeteli Satış Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ile meyve ve sebzelerde ilaç kalıntısını önlemek ve ruhsatsız ilaç satışının önüne geçmek için bitki koruma ürünlerinde uygulamaya başlattığı reçeteli satış yöntemiyle dozlar ve kullanma süresi daha iyi takip edilerek ülkemizde de olumsuzluk yaşanmasının önüne geçilmeye çalışılmakta ise de ilgililerin aklına entegre mücadele gelmemekte(mekanik, biyolojik, ilaçlı mücadelenin bir arada kullanıldığı yöntem) eskiden olduğu gibi bitki hasta olduğunda ilaç yazılmaktadır. Bitki ve çevre sağlığının korunması için hastalık ve zararlıyla mücadele bitki hastalandığında veya zararlının etkisinde kaldığında değil,
zararlı eşiğine gelmeden periyodik koruyucu mücadele yapılmalı bu mücadele entegre mücadele olmalıdır. 16. Hatalı tarım teknikleri, tarım arazilerinin amaç dışı kullanılması gibi nedenlerle toprak erozyonu sonucu tarım arazileri verimsizleşmektedir. Tarımsal amaçlı kullanılan arazilerin verimsizleşmesinin önüne geçmek için erozyon ve toprak kaybına karşı daha etkin önlemler alınmalıdır 17. Ziraat Bankasının ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin ticari düşünceden arındırılarak çiftçi ihtiyaçlarına cevap vermesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Kredi talebinde bulunan üreticilerimize kolaylık sağlamak amacıyla bürokratik işlemler azaltılmalıdır. Zirai kredi faiz oranı enflasyonun altında bir rakam olmalıdır. 18. Çiftçilerimizin üretmiş olduğu ürünlerin alınmasında ve tarımsal girdilerin üretilmesinde devlet müdahil olmalıdır. Taban Fiyatları belirlemesinde devlet varlığını hissettirmeli, özellikle gübre üretimi yapan fabrikaların özelleştirilmesinin önüne geçilmelidir. Coğrafya, iklim, nüfus ile iç ve dış piyasa dengeleri göz önünde tutularak, tarım 19. Tarım ve hayvancılığın gelişmesi için Tarım ve Köyişeri Bakanlığı teşkilatları çiftçi eğitimi çalışmalarını gayretle yürütmüş ise de bu çabalardan arzulanan sonucun alınabildiği söylenemez. Eğer arzulanan sonuç alınabilmiş olsaydı çiftçilerimizin bu gün içinde bulunduğu sorunların büyük bir kısmı çözümlenmiş olurdu. Eğitim sorununun çözümünde batı ülkelerinde olduğu gibi Sivil Toplum Kuruluşlarının ( STK ) aktif olarak görev almaları gerekmektedir. Ziraat Odaları gibi ilgili sivil toplum kuruluşları, Üniversitenin ilgili bölümleri doğrudan üreticileri hedef alan eğitim programları hazırlamalı, var olan bilgi birikimlerini kullanmaları ile eğitim sorunun aşılacağı düşünmekteyiz. Bu anlamda STK larının bu dinamik yapısından faydalanarak üreticilerimize tarımsal eğitim vererek çağdaş toplumlar seviyesine getirebilmek için ilgili Odalar, Kooperatifler ve Birlikler mali yönden ve araç yönünden desteklenmelidir.
Anasayfa |Bilgi Edinme |İletişim
İzmit Ziraat Odası | Yenişehir Mah.İzmit Kaymakamlığı Zemin Kat- İzmit / KOCAELİ Telefon: (0262)321 24 73 | Fax: (0262) 323 29 19 |
![]() |